AB GÜNDEMİ: Draghi’den Avrupa’nın Rekabet Gücüne Yönelik Öneriler: “Avrupa Rekabet Gücünün Geleceği” Raporu
Draghi’den Avrupa’nın Rekabet Gücüne Yönelik Öneriler: “Avrupa Rekabet Gücünün Geleceği” Raporu
Avrupa Komisyonunun talebi üzerine İtalya’nın eski başbakanı ve Avrupa Merkez Bankası (AMB) eski Başkanı Mario Draghi tarafından hazırlanan ve 9 Eylül 2024’te yayımlanan “Avrupa’nın Rekabet Gücünün Geleceği” raporu, Avrupa’nın sanayi ve teknoloji alanlarındaki rekabet gücü sorunlarına çözüm önerileri sunuyor. Özellikle inovasyonun ticarileştirilmesi, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve kritik teknolojilerde bağımsızlığın önemi vurgulanıyor. Raporda, AB’nin yenilikçi projelere finansman sağlayan yapıları reforme etmesi ve yıllık 750-800 milyar avro yatırım yaparak rekabet gücünü yeniden kazanması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, enerji ve savunma sanayilerindeki dışa bağımlılığın azaltılması gerektiğine dikkat çekilirken, ortak borçlanma enstrümanlarının uzun vadeli yatırımlar için kullanılması gerektiğinin altı çiziliyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in geçtiğimiz yıl talep ettiği Avrupa’nın rekabet gücü hakkında rapor, İtalya’nın eski Başbakanı ve Avrupa Merkez Bankası (AMB) eski Başkanı Mario Draghi tarafından hazırlanarak, 9 Eylül 2024 tarihinde yayımlandı. “Avrupa’nın Rekabet Gücünün Geleceği” başlıklı 400 sayfadan oluşan bu raporun Komisyona önümüzdeki beş yıllık dönemde yol göstermesi bekleniyor. Rapor, Avrupa’nın rekabet gücünü olumsuz etkileyen sorunları tespit ederken, inovasyon yatırımlarından ortak borçlanma programına birçok öneride bulunuyor.
Komisyon Başkanı von der Leyen’in özel danışmanlığı görevini yürüten Draghi, “Herhangi bir eylemde bulunmazsak refahımızdan, çevremizden ya da özgürlüğümüzden taviz vermek zorunda kalacağız” derken raporda çarpıcı bir çağrıda bulunuyor ve küresel ekonomik yarışta Avrupa’nın hızlı gerilemesini durdurmak için yıllık 750-800 milyar avroluk yatırım artışı gerektiğini vurguluyor. Bu yatırım artışını sağlamada ortak borçlanmanın düzenli bir şekilde kullanılması gerektiğini belirterek, yenilikçi teknolojilerden enerji sektörüne birçok alanda genişletilecek teşvik projelerinin Avrupa’nın rekabet gücünü ve güvenliğini artıracağını savunuyor.
İnovasyonu Ticarileştirmek
İlk olarak rapor, AB’nin teknolojik rekabet gücünün tehlikede olduğunu tespit ediyor. AB, temiz teknoloji ve yenilikçi sanayi stratejilerinde Çin ve ABD’ye kıyasla geride kalıyor. Özellikle ileri teknolojilerde AB’nin durumu zayıf görülüyor. AB’deki şirketlerin büyük bir kısmı olgunlaşmış teknolojilerle ilgilendiği için yenilikçilik ve Ar- Ge harcamaları örneğin ABD’ye göre 270 milyar avro daha az olduğu belirtiliyor.
Rapor, Avrupa’nın uzun zamandır devam eden inovasyon sorununa dikkat çekiyor. Avrupa, inovasyonu ticarileştirmede başarısız olurken, en yenilikçi girişimlerin birçoğu, AB düzenleme engelleri nedeniyle ABD’de risk sermayesi ve büyüme fırsatları aramayı tercih ediyor. AB’nin 2021’de dünya çapındaki patent başvurularının %17’sini gerçekleştirdiği hatırlatılıyor. Ancak, AB’deki üniversitelerin ve araştırma kurumlarının, ABD ve Çin’e kıyasla ticari yeniliklerde daha az başarılı olduğu ifade ediliyor. Rapora göre, AB’nin ABD ile kişi başına düşen GSYH açığının %70’inin AB ekonomisindeki görece düşük verimlilik ile açıklanıyor. Çarpıcı olarak AB, ticari potansiyele sahip buluşların yalnızca üçte biri ticarileştirilebiliyor.
Rapora göre, Ufuk Avrupa programı kapsamında başvuru yapan birçok şirket, katı düzenlemeler nedeniyle finansman desteği almakta zorlanıyor. Ayrıca, kamu ve özel sektör ortaklıklarının istenilen verimlilikte çalışmadığı belirtiliyor. Yenilikçi projelere finansman sağlayan Avrupa İnovasyon Konseyi’nin (European Innovation Council– EIC) ise bu durumdan etkilenmemesi için reform yapılması gerektiği vurgulanıyor. EIC’nin özellikle yüksek riskli projelere yönelik daha fazla fon sunarak bu alanda daha etkili olması gerektiği ifade ediliyor.
Özetle rapor, inovasyonu ticarileştirmede yeni bir Ar-Ge çerçevesi oluşturulması ve AB‘nin inovasyon bütçesinin 200 milyar avroya çıkarılması gerektiğini vurguluyor.
Enerji Maliyetlerini Düşürmek
Raporda üstünde durulan bir diğer eylem sahası ise enerji maliyetlerinin düşürülmesi. AB’deki enerji fiyatlarının, ABD’ye göre oldukça yüksek olduğu belirtiliyor ve AB’deki şirketlerinin elektrik ve doğal gaz için ABD’deki muadillerinden 2-3 kat daha fazla ödeme yapmak zorunda kaldığı vurgulanıyor. Bu durum, AB sanayisinin rekabet gücünü olumsuz etkiliyor. Rapor, AB’nin ekonomik ve stratejik hedeflerine daha hızlı ulaşabilmesi için karar alma süreçlerinin hızlandırılması gerektiğini savunuyor. Ulusal vetoların kaldırılması gerektiğini belirten rapor, daha etkin bir yönetim yapısıyla Avrupa’nın küresel rekabet yarışında geri kalmasının önüne geçilebileceğini ifade ediyor. Ayrıca, AB’nin, iklim hedeflerini karşılamak için sanayileri karbon azaltma hedefleri ile uyumlu hâle getirmesi ihtiyacı hatırlatılıyor. Enerji maliyetlerini düşürmek için temiz enerjiye geçişin hızlandırılması gerekiyor.
Rapor, ekonomik büyümeyi harekete geçirmek için enerji üreten sanayiler ile temiz teknoloji ve elektrikli otomotiv gibi karbonsuzlaştırmayı sağlayan sanayileri kapsayan ortak bir plan oluşturulması çağrısı yapılıyor. Bu alanda AB’nin küresel yarışta geri kaldığı tespit ediliyor. Rapor, AB’nin endüstriyel stratejisinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgularken, özellikle yarı iletkenler, nadir toprak elementleri ve dijital teknolojilerde AB’nin üretim kapasitesini artırması gerektiğini belirtiyor.
Savunma alanında ise yıllık 60 milyar avro ek yatırım yapılmasının gerekli olduğu öngörülüyor. Örnek olarak, 2023’te AB’nin lityum-iyon batarya üretim kapasitesi yaklaşık 65 gigawatt saate ulaşmış, ancak bu değer Çin’in 670 gigawatt saatlik üretim kapasitesiyle kıyaslandığında oldukça düşük kalıyor. Ayrıca, raporda temiz teknoloji üretiminde AB’nin yatırım düzeyi, ABD ve Çin’e kıyasla 5 ila 10 kat daha az olduğu belirtiliyor. Örneğin, Çin’deki güneş paneli üretim maliyetlerinin Avrupa’dan %35-65 daha düşük olması, AB’nin yeşil teknoloji rekabetini olumsuz etkiliyor.
Raporda, AB’nin karbonsuzlaşma hedeflerine ulaşabilmesi için temiz enerji teknolojilerine yönelik yatırımların artırılması gerektiği vurgulanıyor. Somut olarak, AB’nin piller gibi güçlü büyüme potansiyeline sahip olduğu teknolojilerde temiz teknoloji üretimi için finansal desteğin yoğunlaştırılması da dâhil olmak üzere bir dizi öneri sunuyor. Özellikle güneş panelleri ve lityum-iyon bataryalar gibi alanlarda Çin ve ABD ile rekabet gücünün artırılmasının önemi dile getiriliyor.
Kritik Teknolojilerde Bağımlılık ve Güvenlik
Rapor, AB’nin kritik teknolojiler ve stratejik hammaddelerde yüksek dış bağımlılığını, özellikle Çin’e olan bağımlılığını ciddi bir güvenlik riski olarak tanımlıyor. Yarı iletkenler, nadir toprak elementleri ve dijital teknolojiler gibi hayati alanlarda AB’nin kırılgan olduğu belirtiliyor. 2023 itibarıyla AB’nin yarı iletken üretiminin %90’ının Asya’da gerçekleştiği ve bu durumun, tedarik zincirlerinde ani kesintilerin büyük ekonomik kayıplara yol açabileceği vurgulanıyor. Özellikle Çin, kritik hammaddelerin ve yarı iletkenlerin üretimi konusunda dünya pazarında hâkim durumda. AB’nin dijital teknolojilerdeki dışa bağımlılık oranı ise %80’i aşmakta. Bu bağımlılık, küresel siyasi gerilimler arttıkça AB’nin ekonomik ve stratejik güvenliğini tehlikeye atıyor.
AB’nin bu sorunu çözmek için stratejik ham maddelerde kendi üretim kapasitesini artırması, yerli kaynakların geliştirilmesi ve geri dönüşüm teknolojilerine yatırım yapması gerektiği belirtiliyor. Özellikle yarı iletken üretimi gibi kritik teknolojilerde AB’nin daha bağımsız hâle gelmesi için Avrupa içinde üretim kapasitesinin genişletilmesi gerektiği vurgulanıyor. Örneğin, AB’nin ileri teknoloji çip üretiminde dökümhane kapasitesi sınırlı kalıyor, bu da AB’yi Asya’dan ithal edilen çiplere bağımlı hâle getiriyor. Bu duruma karşılık, Avrupa Yatırım Bankası’nın bu tür projelere daha fazla finansman sağlaması ve kritik sektörlerde ortak sanayi projelerinin teşvik edilmesi öneriliyor.
Savunma sanayiinde ise AB’nin güvenliğini sağlaması için, sanayi kapasitesini artırması gerektiği belirtiliyor. Savunma harcamalarının artırılması gerekliliği vurgulanarak, AB üye devletlerinin yalnızca %10’unun NATO’nun savunma harcamaları taahhüdü olan GSYH’nin %2’sini harcadığı ifade ediliyor. Savunma sanayisinin parçalı yapısının güçlendirilmesi için üye ülkelerin savunma alanında daha fazla iş birliği yapması, standartlaşmanın sağlanması ve ortak tedarik projelerinin genişletilmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu kapsamda, AB’nin savunma harcamalarını yıllık 60 milyar avro artırmasının ve önümüzdeki 10 yıl boyunca savunma sanayisini güçlendirmek için toplamda 500 milyar avro yatırım yapmasının gerekeceği tahmin ediliyor.
Ekonomik Büyüme İçin Ortak Çözüm Arayışları
Raporda incelenen çok sayıda sektörü kapsayan ortak vurgu ise AB’nin ekonomik büyüme ve rekabet gücünü artırmak için ortak borçlanma enstrümanlarının düzenli olarak kullanılması gerekliliği. Rapor, COVID-19 salgınının üye ülkelerdeki ekonomik ve sosyal etkilerini hafifletmek amacıyla 2020 yılında başlatılan geçici toparlanma fonu Next Generation EU’nun model alınarak, dijital ve yeşil dönüşüm projeleri için de ortak finansman araçlarının daha sık kullanılması gerektiğini belirtiyor. Bu bağlamda, telekomünikasyon ve teknoloji şirketlerinin birleşmelerine daha fazla olanak tanıyan düzenlemelerin yapılması, Avrupa’nın küresel inovasyon yarışında geri kalmamasını sağlamak açısından önem arz ediyor. Ayrıca, savunma sanayisinde standardizasyon ve ortak tedarik projelerinin genişletilmesi, AB’nin stratejik güvenliğini pekiştirecek önemli adımlar olarak görülüyor.
Sonuç
“Avrupa’nın Rekabet Gücünün Geleceği” raporu, AB’nin küresel rekabet gücünü koruyabilmesi için geniş çaplı yapısal reformlar ve büyük ölçekli yatırımların hayata geçirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.
AB’nin inovasyon, enerji ve savunma alanlarında ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğu belirtilirken, özellikle yeniliklerin ticarileştirilmesi konusunda geri kaldığına dikkat çekiliyor. Bu eksikliklerin giderilmesi için Ar-Ge yatırımlarının artırılması, 2028-2034 döneminde Ar-Ge bütçesinin 200 milyar avroya çıkarılması ve Avrupa İnovasyon Konseyi’nin reforma tabi tutulması öneriliyor.
Ayrıca enerji maliyetlerini düşürmek ve yeşil teknoloji üretiminde küresel rekabette öne çıkmak için temiz enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapılması gerektiği belirtiliyor. Özellikle lityum-iyon bataryalar ve güneş panelleri gibi yeşil teknolojilerde AB’nin Çin ve ABD ile arasındaki farkı kapatması için finansal desteklerin yoğunlaştırılması öneriliyor.
Güvenlik açısından ise, AB’nin kritik teknolojilerde dışa bağımlılığı azaltması ve savunma sanayisini güçlendirmesi gerektiği vurgulanıyor. Yarı iletkenler gibi hayati teknolojilerde AB’nin bağımsız üretim kapasitesini artırmasının, ekonomik ve stratejik güvenliği sağlamada önemli bir rol oynayacağı düşünülüyor. Ayrıca savunma harcamalarının artırılması, AB’nin kendi savunma sanayisini güçlendirmesi ve NATO hedefleri doğrultusunda askerî kapasitesini geliştirmesi gerektiğinin altı çiziliyor.
AB’de ekonomik gerilemeyi durdurmak için her yıl 750-800 milyar avroluk ek yatırım gerektiği en çarpıcı öneriyken, bu yatırımlarda mevcut fonlara ek ortak borçlanma stratejisinin kurgulanması gerektiği de vurgulanıyor. Bu kapsamlı yatırımlarla AB, orta ve uzun vadede ekonomik büyümesini sürdürülebilir kılıp, küresel rekabette geri düşmeyerek stratejik bağımsızlığını güvence altına alabilir.
Fırat Akan, İKV Uzman Yardımcısı