| Dünyada alacak vadelerinde her geçen gün daha da yaşanan artış, iflasları da tetikliyor. Allianz Trade ekonomistlerine göre, alacak vadelerindeki artışın da etkisiyle, küresel çapta iflaslar 2008’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Allianz Trade ekonomistleri iflaslarda bu yıl için yüzde 6 ve 2026’da ise yüzde 3 artış bekliyor.
Küresel ticarette nakit akışının sağlıklı işlemesi, şirketlerin büyüme planları kadar hayatta kalma stratejilerinin de merkezinde yer alıyor. Ancak son yıllarda öne çıkan bir trend, işletmelerin dayanıklılığını giderek daha fazla sınamaya başladı: uzayan alacak vadeleri. Allianz Trade’in hazırladığı küresel ekonomi raporlarında uzayan alacak vadelerinin, şirketler için bir risk unsuru olduğu belirtiliyor. Allianz Trade ekonomistleri, bu eğilimin artık kalıcı hale geldiğini vurguluyor. Ortalama alacak vadelerinin dünya genelinde 62 güne yükseldiğini vurgulayan analistler, şirketlerin yüzde 44’ünün 60 günün üzerinde, yüzde 21’inin ise 90 günün üzerinde alacaklarını tahsil edebildiğini ifade ediyor. Bir diğer deyişle her beş şirketten biri, alacağını almak için üç aydan fazla beklemek zorunda kalıyor.
Batı Avrupa’da tablo daha farklı bir boyutta
Batı Avrupa’da ortalama alacak vadesinin 56 gün olduğu Allianz Trade İSG Raporu’nda belirtilirken asıl dikkat çekici noktanın alacak vadeleri daha da uzarken borçların ise daha erken ödendiğine dikkat çekiliyor. Fransa’da alacak vadesinin 8 gün, Almanya’da 2 gün artış göstermesinin, şirketlerin nakit akışını sıkıştıran bir tablo ortaya çıkardığı raporda belirtiliyor. Bunun da Avrupa’da işletmelerin hem daha geç alacaklarına tahsil ettiği hem de daha erken ödeme yaptıkları anlamına geldiği ve bu durumun şirketlerin finansal manevra alanlarını daralttığı yorumuna yer veriliyor.
Kuzey Amerika’nın alacak vadesinde küresel ortalamadan pozitif ayrıştığı, ABD’de ortalama 48 gün, Kanada’da 45 gün olan alacak vadeleri ile şirketlerin alacaklarını çok daha hızlı nakde çevirebildiği belirtiliyor. Allianz Trade Raporları, Asya-Pasifik (APAC) bölgesinde ise tablonun daha kırılgan olduğunu gösteriyor. Ortalama alacak vadesi 66 gün seviyesinde ve şirketlerin yüzde 25’i 90 günün üzerinde alacaklarını tahsil edebiliyor.
Küresel iflas beklentileri hala yukarı yönde
Allianz Trade’in 2025 Küresel İflas Raporu verileri, küresel işletme iflaslarında yükselişin uzun soluklu bir trend haline geldiğini gösteriyor. Rapora göre küresel iflaslarda 2024’te yüzde 10, ardından 2025’te yüzde 6 ve 2026’da yüzde 3 artış bekleniyor. Bu verilerin, 2022’den itibaren beş yıl sürecek artış serisinin devam edeceğine işaret ettiği raporda belirtiliyor.
Rapora göre bu ivmeyi besleyen üç temel unsur öne çıkıyor: geciken faiz indirimleri, süregelen ekonomik belirsizlikler ve zayıf talep. Tüm bu faktörler, özellikle yüksek borç yükü altındaki sektörlerde ve yeşil dönüşüm gibi finansman ihtiyacı yoğun alanlarda faaliyet gösteren firmalar için riski artırıyor. Öte yandan, tam kapsamlı bir ticaret savaşı yaşanması durumunda bu eğilim daha da keskinleşebileceği raporda belirtiliyor. Raporda verilen senaryoya göre, iflas oranlarında 2025’te yüzde 7,8, 2026’da ise yüzde 8,3’e kadar ek bir yükseliş mümkün olabilir.
Nakit akışı riskine karşı ticari alacak sigortası
Allianz Trade Küresel Ekonomik Görünüm Raporuna göre küresel ölçekte tablo net: Şirketler her geçen yıl alacakları için daha uzun süre beklemek zorunda kalıyor. Avrupa’da çift yönlü baskı, Kuzey Amerika’da güçlü ödeme alma disiplini, Asya-Pasifik’te yüksek vade kültürü öne çıkan dinamikler. Rapora göre nerede olursa olsun, uzayan ödeme alma süreleri işletmelerin nakit akışı üzerinde ortak bir risk oluşturuyor. Bu nedenle şirketler için kritik çözüm; alacak vadeleri uzarken, nakit akışını güvence altına almak için ticari alacak sigortası olduğuna dikkat çekiliyor. Ticari alacak sigortası yalnızca bir güvence değil, aynı zamanda stratejik bir finansal dayanıklılık aracı olarak öne çıkıyor.
Allianz Trade Krediler Genel Müdür Yardımcısı ve İcra Kurulu Üyesi Altuğ Karagöz, dünyada artan iflas oranlarına dikkat çekerek Türk ihracatçıların temkinli davranması ve risklerini en iyi şekilde yönetmesi gerektiğini vurguladı. Karagöz, şu değerlendirmelerde bulundu: “Alacak vadesi, işletme sermayesi ihtiyacı ve alıcının iflas riskinin yüksek olduğu ülkelerle ticaret yapılırken, ticari alacak sigortası gibi uygun korunma çözümlerine başvurulması büyük önem taşıyor. Dünyanın farklı ülkelerindeki kredi risk analistleri ve tahsis uzmanlarımız aracılığıyla; profesyonel risk yönetimi çözümleri, tahsilat yönetimi ve tazminat ödeme hizmetleri sunuyoruz. Alıcının iflas etmesi veya ödeme güçlüğüne düşmesi nedeniyle faturanın vadesinde ödenmemesi durumunda, açık hesap, mal mukabili ve vesaik mukabili satışlara teminat sağlıyoruz. Türkiye özelinde ise özellikle inşaat, enerji, tekstil, toptan ve perakende sektörlerinde artan karşılıksız çek oranlarına dikkat çekerek hem yurt içi hem de ihracat pazarlarında ticari alacak sigortasının bu riski bertaraf edebileceğini belirtmek isterim. Son dönemde bu belirsizlikler nedeniyle alacak sigortasına yönelik talebin artış gösterdiğini gözlemliyoruz. Türkiye Sigorta Birliği verilerine göre, geçen yılın haziran ayıyla karşılaştırıldığında alacak sigortası pazarının yüzde 21 büyüdüğünü söyleyebiliriz.”
|
Bedia Dernek
Allianz Trade Pazarlama Yöneticisi
0212 290 76 10
Bizi takip edin
|
|
Seher Saygın
Artı İletişim Yönetimi
0212 347 03 30
|
Allianz Trade Hakkında:
Allianz Trade, şirketlere yurt içi ve ihracat pazarlarında güvenli ticaret çözümleri sunarak karlı bir şekilde büyümelerine destek olmaktadır. 40 ülkede 5.800 çalışanıyla 289 milyondan fazla şirketi takip ederek güçlü bir bilgi ağına sahip olan Allianz Trade, müşterilerinin alacak riskini onlarla yöneterek doğru pazarlarda kredibilitesi yüksek firmalarla çalışmaları için destek vermektedir. Allianz Trade’in günlük olarak takip ettiği şirketlerin toplam büyüklüğü küresel GSYİH’in yüzde 98’sini oluşturmaktadır. Ticari bir alacağın ödenmemesine bağlı olarak ortaya çıkabilecek kayıpları tazmin eden alacak sigortasının nihai amacı şirketleri büyük ölçekli kayıplara karşı korumaktır. Kayıp gerçekleştiğinde ise uzman küresel tahsilat ağı ve yerel avukatlık büroları sayesinde alıcı hangi ülkede olursa olsun, tahsilat yetkisini devralarak hukuki ve bürokratik tüm işlemleri ilgili ülkede müşterisinin adına doğrudan yürütüp müşteri ilişkilerini koruyarak olumlu sonuçlar alınmasını sağlamaktadır. Allianz Grubu’nun bir iştiraki olan alacak sigortasında dünya lideri Allianz Trade, S&P tarafından AA kredi notuna layık görülmüştür. 2024 yılı konsolide cirosu 3,8 milyar Euro, dünya çapında firmalara sağladığı yıllık teminat tutarı ise toplam 1,4 trilyon Euro’dur.
Allianz Grubu Hakkında:
Dünyanın en güçlü sigorta ve finans topluluklarından Allianz Grubu, yaklaşık 70 ülkede 156 bini aşkın çalışanıyla 128 milyon müşterisine sigortacılık ve varlık yönetimi hizmeti veriyor. Sigorta müşterileri adına yönettiği 776 milyar avronun yanı sıra PIMCO ve Allianz Global Investors şirketlerinin yönettiği 1,9 trilyon avroyla, dünyanın en büyük varlık yönetimi şirketleri arasında yer alıyor. 2024 yıl sonu itibarıyla 179,8 milyar avro toplam iş hacmine sahip olan Allianz Grubu, 16 milyar avro faaliyet kârına ulaştı. Allianz Grubu, Türkiye’de Allianz Trade, Allianz Partners ve Allianz Türkiye şirketleri ile faaliyet gösteriyor. Bu topraklardaki faaliyetlerine 1923 yılında Şark Sigorta adı altında başlayan, Cumhuriyetle yaşıt olarak 2023 yılında 100’üncü yılını kutlamanın onurunu yaşayan Allianz Türkiye, 2008’den bu yana faaliyetlerine Allianz Grubu’nun bir parçası olarak devam ediyor. Allianz Türkiye’nin çatısı altında elementer sigortalarda Allianz Sigorta, bireysel emeklilik ve hayat sigortalarında Allianz Yaşam ve Emeklilik ile Allianz Hayat ve Emeklilik şirketleri bulunuyor. Sektöre müşteri deneyimi, çeviklik, dijitalizasyon, çalışan bağlılığı, sürdürülebilirlik ve inovasyon alanlarında öncülük eden Allianz Türkiye; 2.500 çalışanı, 13 bölge müdürlüğü, 5.200 acentesi, 1.400 banka şube kanalı ve 10.000’i aşkın anlaşmalı kurumuyla, 81 ilde 8,3 milyon müşterisine ihtiyaç duydukları her an ‘Allianz Seninle’ diyebilmek için çalışıyor. Allianz Grubu desteğiyle 2019 yılında 35 milyon liralık yatırımla hayata geçirilen Allianz Teknik, bugün itibarıyla Türkiye’de uluslararası akreditasyon standartlarına uygun ilk ve tek akredite deprem laboratuvarı olarak hizmet veriyor. Aynı zamanda ülkemizde yangına tepki testleri yapma yetkisine sahip 3 akredite kurumdan biri olan Allianz Teknik’le birlikte, Allianz’ın 2008 yılından bu yana Türkiye’ye yaptığı yatırımlar 1 milyar avroyu aşıyor. 2019 yılından bu yana Türkiye’deki yatırıma açık olmayan şirketler arasında ilk ve tek entegre raporun sahibi olan Allianz Türkiye, “Allianz ile Geleceğin Güvende” stratejisi doğrultusunda, sigortacılığın dönüştürücü gücünü toplum, gezegen ve ekonomi için harekete geçirirken, ekosisteminde kalıcı bir dönüşüm hedefliyor.
Geleceğe Dair İfadelerle İlgili Temkin Notu
Burada yer alan ifadelerin bazıları gelecekle ilgili beklentiler ve yönetimin mevcut görüş ve varsayımlarına dayalı ileriye dönük ifadeler olabilir. Bu ifadeler bilinen ve bilinmeyen riskler içerdiğinden bu durum, gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilen veya ima edilenden farklı olmasına yol açabilir. Bu tür sapmalar, bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla şöyle sıralanabilir: (i) genel ekonomik koşullar özellikle de Allianz Grup’un temel iş kolundaki ve ana pazarlarındaki ekonomik koşullar, (ii) finansal piyasaların performansı (özellikle piyasa oynaklığı, likidite ve kredi olayları), (iii) doğal afetler de dahil olmak üzere sigortalı hasar olaylarının sıklığı ve şiddeti ve zarar giderlerinin gelişimi, (iv) hastalık ve ölüm oranları ve trendleri, (v) kalıcılık seviyeleri, (vi) özellikle bankacılık sektöründe kredi temerrütlerinin boyutu (vii) faiz oranları, (viii) Euro-Dolar paritesi de dahil olmak üzere döviz kurları, (ix) vergi düzenlemeleri de dahil olmak üzere yasa ve düzenlemelerdeki değişiklikler, (x) ilgili birleşme konuları ve yeniden yapılanma önlemleri dahil şirket alımlarının etkileri ve (xi) genel rekabet faktörleri (her durum için yerel, bölgesel, ulusal ve/veya global bazda). Bu faktörlerin çoğunun terörist faaliyetlerin sonucunda meydana gelmesi veya kuvvetlenmesi daha muhtemeldir.
|